Math Science Chemistry Economics Biology News Search
İnsanlar asırlar boyu insan zekasının akıl almaz gücünü çözmek için çaba harcamışlardır.
İnsan zekasının kapasitesi, yaptıkları ve yapabilecekleri bilim dünyası için hep bir merak ve araştırma konusu olmuştur.
En iyi makinelerden bile iyi çalışan insan beyninin mucizesi olan zeka nedir peki? Nasıl çalışır, nasıl gelişir? Çeşitleri nelerdir?
Zeka ile ilgili birçok tanım yapılmakta ama yinede kesin bir sonuca ulaşılamamaktadır.
Bu tanımlardan ençok kabul görenlerden birisi ise şöyledir:
Kavramlar ve algılar yardımıyla, soyut ya da somut nesneler arasında ilişki kurabilme; soyut düşünme, muhakeme etme ve bu zihinsel işlemleri uyumlu şekilde bir amaca yönelik olarak kullanabilme yetenekleridir.
Bu, zekanın genel bir tanımı olsa da; değişik araştırmacılar tarafından zekanın çeşitli tanımları yapılmıştır.
Bu tanımlardan biri Prof. Howard Gardner tarafından yapılmıştır. Prof. Gardner zekaya farklı bir açısı getirmiş ve zekayı yeniden tanımlamıştır.
Gardner’a göre zeka; değişen dünyada yaşamak ve değişimlere uyum sağlamak amacıyla, her insanda kendine özgü bulunan yatenekler ve beceriler bütünüdür. Yaşadığımız topluma faydalı şieyler yapabilme kapasitesidir.
Her insan sahip olduğu zekalarla birlikte farklı öğrenme, problem çözme ve iletişim kurma yöntemine sahiptir.
Bu tanımları göz önünde bulundurursak şunları söyleyebiliriz.
Zeka soyut bir kavramdır ve kafatası ile ilgisi yoktur.
Zeki olmak yetenekli olabilmeyi gerektirir.
Zeka insana özgüdür ve insanların kapasitesiyle ilgilidir.
Zekanın tanımından sonra merak edilen diğer bir konu ise; zekanın biyolojik temelleri dir.
Bu anlamda beyin-zeka ilişkisi göz önünde bulundurulmalıdır.
Zeka ile beyin arasında çok yakın bir ilişki vardır.
Zekanın beyinde olduğu kabul edilir. Bir insan eyninde on milyardan fazla beyin hücresi bulunmaktadır.
Her bir hücre on bin hücre ile bağlantı içindedir.
Bir kısım bilim adamları belirli işlerden beynin belirli bölgesindeki hücreleri sorumlu tutmaktadır. Fakat ünlü nörolog Karl Pribram Hologram Teorisi nde şu sonuçlara ulaşmıştır:
Beyin bilgileri sınıflandırmaz, bilgiler karmaşıktır.
Alınan bu bilgileri dalgalar halinde holografik olarak kaydeder.
Bilgileri zamana ve mekana bağlı olarak düzenler.
Peki zekanın yaşa ve çevreye göre ilişkisi nasıl olur? Yaş ve çevre zekayı nasıl etkiler? Şimdi bu soruların cevaplarını verelim;
Zekanın yaşa göre gelişimi.
Zeka, yaşamın ilk on yılında büyük gelişme kaydeder. Bu süre içrisinde en hızlı gelişme ilk iki yıl içerisinde olur.
Sembollerle düşünebilme on bir yaşında başlar. On iki yaşından sonra zekanın hızında azalma olsa dagelişme devam eder.
Gelişmenin en üst düzeyi 14-18 yaş arasında görülür. Zihinsel güç 30 yaşına kadar bu düzeyde kalı. Bundan sonra yeni bir şey öğrenme zorlaşır ama hafıza güçlenir.
Zekanın çevreye göre gelişimi.
Çevrenin zeka üzerinde çok önemli bir etkisi vardır. Bilim adamları tarafından yapılan bazı araştırmalara göre her insan zeka seviyesi olarak eşit doğmaktadır.
Sonraki dönemlerde insan zekasını etkileyen en önemli unsurun çevre olduğu bilinmektedir. İnsanların sosyal durumu, ekonomik durumu, eğitim durumu, aile yaşantısı başlıca çevresel etkenlerdir.
Örneğin; bebeklerin eline takılan eldivenlerin ve üzerlerine örtülen örtülerin bebeğin zekasını olumsuz yönde etkilediği bilinmektedir.
Tek yumurta ikizleri birbirlerinden ne kadar farklı çevrede yetişirlese zekaseviyelerindeki farkta o kadar artar.
İstatistiklere göre ana-baba evi zihinsel gelişmeyi etkilemektedir. Çeşitli eğitim seviyesindeki ailelerin çocuklarının bir arada okuduğu bir okulda yapılan araştırmada, yüksek eğitimli ailereden gelen çocukların daha başarılı oldukları saptanmıştır.
1700-1910 yılları arasında yapılan araştırmada 4421 başarılı ve zeki kişinin % 83 ‘ünün üstün tabakadan ve % 17’sinin alt tabakadan geldiği ortaya çıkmıştır.
Çevre etkisiyle kaygılı ve korkak olan çocuklar başarı gösterememektedir; dolayısıla bu çocukların zeka testleride düşük çıkmaktadır. En düşük sosyo- ekonomik çevre ile en yüksek sosyo-ekonomik çevre arasında 20 puan fark vardır.
Zeka testlerinde bulunan sözel bölüm sayesinde ; eğitim seviyesi yüksek olanlardaha yüksek puan almaktadır. Sonuç olarak; bu durumda yetişme tarzından gelen bir avantaj söz konusudur.
Zekayı etkileyen diğer unsur ise soya çekimdir. Kalıtımla zeka arasındaki ilişki birbirinden ayrılamaz. Çoğu fiziksel faktör gibi zekada genetiktir.
Bebekken evlat edinen çocukların zekaları doğal üvey anne babalarıyla karşılaştırılmıştır. Bu çocukların zekalarının doğal anne babalarına daha çok benzediği görülmüştür.
Bu deneyden şöyle bir sonuç çıkarabiliriz; Kalıtım zeka gelişiminde çok önemli bir rol oynar.
Go to page 2 Go to page 3